İran'ın Şaşırtıcı Yönü Heykel Kabartama, Fresko, Resimler ve Daha Fazlası

İran, Mezopotamya, Ortadoğu ve Anadolu'nun en mistik ve önemli ülkesinin heykeli resim, kabartma ve fresko sanatının güzel örteneklerinden seçmeler göreceğiniz bir makale.

İran'ın Şaşırtıcı Yönü Heykel Kabartama, Fresko, Resimler ve Daha Fazlası

         İran, Pers İmparatorluğundan günümüze kadar uzun bir kültür, sanat ve tarihi geçmişe sahiptir. Özelikle heykel ve resim sanatı İran’ın her noktasında kendini göstermektedir. İran, özellik 1979 İslam Devriminden sonra kurulan rejime batı dünyasına ki bakış açısı; heykele ve geçmişine düşman bir imajının var olduğu gerçeğidir. Bu sahte gerçekliğe karşı İran gezimde hiçbir önyargıyla gitmediğimi söylemek isterim. Buna rağmen beni şaşırtan bir boyutu da olmadı desem yalan olur. Heykel, resim ve freskoların varlığı beni ziyadesiyle heyecanlandırdı ve şaşırttı. MÖ 6. yüzyılda kurulmuş ve Yunan dünyasında kasırgalar koparmış olan Pers (Ahameniş) İmparatorluğuna ait eserler, MS 3. yüzyılda kurulmuş olan Sasani (II Pers) İmparatorluğuna ait eserler, Kaçar Dönemi ve daha pek çok günümüz eserlerinin de yer aldığı büyük bir koleksiyonun yer aldığı ülke olarak karşımıza çıkan bir medeniyet. MÖ 3. yüzyılda kurulmuş olan ve İran için önemli bir yere sahip olan Part İmparatorluğuna ait eserler muhtemelen gözümüzden kaçmıştır bu yüzen yer almamaktadır. Koyamadığım daha pek çok şaheserin var olduğunda söylemek isterim. Bu makalede bazı örneklerini ve kısa bilgiler ışığında  göreceksiniz.

Sadabad Sarayı Bahçesi Anne ve Çocuk Heykeli 
İranlı sanatçı Minoo Moshiri tarafından 2004 yılında yapılmıştır. “Mother and Child” (Anne ve Çocuk) adını taşıyan eser, soyut bir tarzda bir annenin kucağında çocuğunu taşıdığı anı betimler. Figürün başsız ve sadeleştirilmiş biçimi, doğrudan insan bedeniyle değil, duyguyla bağ kurmayı amaçlar.

Sadabad Sarayı  Arash-e Kamangir Heykeli 

Arash-e Kamangir, İran mitolojisinin efsanevi okçusudur. O, Zerdüştîlik öncesi döneme ait bir kahraman olup M.Ö. 2. binyıl ile 1. binyıl arasındaki sözlü geleneğe dayanan anlatıya göre, İran ile Turan arasında sınır belirlemek amacıyla Arash bir ok fırlatır ve bu okun düştüğü yer, iki ülke arasında sınır olarak kabul edilir. Arash, oku atarken tüm bedenî gücünü tüketir ve hayatını kaybeder. Efsane, ilk kez Pehlevî metinlerinde yer almış, ardından Firdevsî’nin Şehnâme’sinde anlatılmıştır. Heykel, 2008 yılında Sadabad Sarayı’na yerleştirilmiş olup, Arash’ın okunu atmadan önceki duruşunu yansıtır. Bronz malzeme ile yapılmış heykel, İran kültüründe vatan savunması ve fedakârlık temalarının sembollerinden biridir.

Tahran İmam Humeyni Uluslararası Havalimanı Kültür Heykelleri

Bu renkli heykel grubu, İran’ın farklı etnik topluluklarını geleneksel kıyafetleriyle temsil eder. Azeri, Kürt, Lur, Beluci, Türkmen, Mazenderani, Arap ve diğer grupların figürleri el ele tutuşarak ülkenin kültürel birliğini ve toplumsal dayanışmasını simgeler. Bu heykellerin, havalimanının 2005 yılındaki açılışından sonra İran Kültür ve İslami İrşad Bakanlığı'nın girişimiyle yerleştirildiği düşünülmektedir. Kamusal alanda sergilenen bu tür figüratif kompozisyonlar, ülkeye gelen ziyaretçilere İran’ın çokkültürlü yapısını sanat yoluyla tanıtmayı amaçlar.

İran Ulusal Müzesi Eserleri

Bölgenin ve dünyanın en ömenli esrerlerinin sergilendiği müzelerin başında gelenlerden biri olup hala yurtdışında onlarca eseri maalesef bulunmakatdır. 1937 yılında Tahran’da kurulmuş olup, Pers, Med, Elam ve İslam uygarlıklarına ait binlerce eseri barındıran ülkenin en önemli arkeoloji müzesidir. Müzenin koleksiyonunda Persepolis kalıntılarından İslam dönemi seramiklerine kadar geniş bir yelpazede eserler yer alır. Ancak İran’a ait birçok kıymetli tarihi eser, özellikle 19. ve 20. yüzyılda Batılı ülkeler tarafından kaçırılmış, bu eserlerin bir kısmı Paris’teki Louvre Müzesi gibi kurumlarda sergilenmeye başlanmıştır; yani bu eserler aslında çalınarak yurtdışına götürülmüş, İran kültürel mirasının önemli bir kısmı yağmalanmıştır.

İran Ulusal Müzesi Büyük Darius Heykeli

Ahameniş İmparatoru I. Darius’un (MÖ 522–486) Mısır'da yaptırdığı ve Susa’da (Şuş) bulunmuş olan granit bir anıt heykeldir. Darius’un baş kısmı eksik olsa da, üzerindeki detaylı kıyafet ve yazıtlar onun kraliyet gücünü yansıtır. Heykelin kaidesinde hiyeroglif yazılar ve fethedilen bölgeleri temsil eden 24 ülke adı yer alır. Dört farklı dilde yazıt içermesi, Ahameniş İmparatorluğu’nun çok uluslu yapısını simgeler. Bu eşsiz eser, 1972’de İran’a getirilmiş olup bugün Tahran’daki İran Ulusal Müzesi'nde sergilenmektedir ve Pers-Mısır ilişkilerinin nadir bir göstergesidir.

İran Ulusal Mzüesi Persepolis Penelope Heykeli

Yunan mitolojisinde Odysseus’un sadık eşi olarak bilinen Penelope’yi tasvir eder. Bu mermer heykel, klasik Yunan sanatına özgü ince işçilikle yapılmış olup, muhtemelen Atina'da üretilmiş ve Ahameniş saray çevresine diplomatik bir hediye ya da ganimet olarak getirilmiştir. Persepolis'teki kazılar sırasında bulunmuş olan bu eser, Doğu ve Batı dünyaları arasındaki kültürel etkileşimin nadir bir kanıtıdır. MÖ 450 civarına tarihlenen heykel, kadının başını eğmiş ve düşünceli bir duruşla betimlendiği geleneksel Penelope ikonografisini yansıtır. Bugün İran Ulusal Müzesi'nde sergilenen heykel, Yunan sanatının Pers saray çevresindeki varlığını belgeleyen önemli parçalardandır.

Saadabad Sarayı'ndaki anıtsal bronz Minerva Heykeli26 Kasım 1928'de Roma Belediye Başkanı Urbano Cioccetti tarafından Şah Rıza Pehlevi'ye resmî devlet hediyesi olarak sunulmuştur. Eser, Antik Roma'nın bilgelik ve savaş tanrıçası Minerva'yı (Yunan mitolojisindeki Athena'nın eşdeğeri) miğferli, zırhlı ve mızraklı olarak betimler. Orijinali, Atina Parthenon'u için yapılan Athena Parthenos heykelidir. Heykel, İtalyan sanatçılar tarafından klasik ikonografiye uygun şekilde bronz döküm tekniğiyle üretilmiş ve Pehlevi dönemi İran-Batı diplomatik ilişkilerinin somut bir kültürel simgesidir.

Nakş-ı Rüstem I. Şapur Kabartması 

Sasani imparatorluğunun gücünü simgeleyen en önemi anıtlardan biri olan Nakş-ı Rüstem, İran'ın Fars eyaletinde, Persepolis'in yaklaşık 12 (13) km kuzeybatısında bulunan eski bir arkeolojik sit alanı ve nekropoldür. Antik İran kaya kabartmalarından oluşan bir koleksiyon, dağın yüzüne oyulmuştur ve dağ, dört Ahameniş kralının, özellikle de kral. Fars mitolojisi kahramanı Rüstem'i tasvir ettiği düşünülen, anıt mezarların altlarındaki Sasani oymaları sebebiyle Nakş-ı Rüstem "Rüstem'in Resmi" denilmiştir. Üst bölümde persler alt bölümde ise Sasaniler yer alır. Bu da Sasani imparatorlarının ataları olan Perslere saygılarından dolayı kabartmalarını alt bölüme işlemiş olduğunu bize gösterir.

MS 260'taki Edessa Savaşı'nda Sasani Kralı I. Şapur'un, Roma İmparatoru Valerian'ı esir alışını betimleyen ve onu teslim etmesini isteyen muhtemelen Roma İmparatoru Arap Philip kabartması (yaklaşık MS 262-266). Şapur'un arkasında, sağda, yumruk ve işaret parmağı hareketiyle kralı selamlayan başrahibi Kartir'i görebiliriz. (Bu jest birçok Sasani kaya kabartmasında görülebilir ve bugün hala Zagros Dağları'nın göçebeleri tarafından yapılmaktadır.) Rölyefin bu kısmı II. Behram (276-293) döneminde eklenmiştir.

Yezd Ateş Tapınağı'ndaki Zerdüşt Betimi

20. yüzyıl İranlı Zerdüşt toplumu tarafından yaptırılmış sembolik bir temsildir. Antik kaynaklarda (Avesta, Pehlevi metinleri) Zerdüşt'ün fiziksel betimi bulunmadığından, tasvir 19. yüzyıl Avrupalı oryantalist çizimlerin (George Chinnery, John Flaxman) stilize edilmiş bir uyarlamasıdır.

Tarbiyat Caddesi

Pehlevi Hanedanlığı döneminde inşa edilmiş ve Tebriz'in modernizasyon projesinden sorumlu olan Muhammed Ali Tarbiat'ın anısına adını almıştır. Tebrizin merkezi yerlerinden biri olup tarih, kültür ve ticaretin önemli noktalarından biridir. 

Tarbiyat Caddesi Berber Heykeli 

Tarbiyat Caddesi Ayakkabı Boyacısı Heykeli 

Meşhur efsanevi Tahd-ı Cemşid Diğer Adıyla Persepolis

M.Ö. 6. yüzyılda Pers Kralı I. Darius tarafından günümüz İran’ında görkemli bir törensel başkent olarak kurulmuştur. Büyük taş platform üzerine inşa edilen kent, özellikle dev sütunları, hayvan figürlü heykelleri ve zengin kabartmalarıyla dikkat çeker. Aslan, boğa ve mitolojik yaratık heykelleri güç ve korumayı simgelerken, saray duvarlarını süsleyen insan kabartmaları; Med, Babil, Lidya, Mısır gibi farklı halklardan gelen elçileri geleneksel kıyafetleri ve armağanlarıyla betimler. Bu sahneler, Ahameniş İmparatorluğu’nun çok uluslu yapısını ve kralın evrensel otoritesini vurgulamak amacıyla yapılmıştır.

Persopolis Tüm Milletlerin Kapısı Batı Tarfı Heykelleri

Persepolis’in ana girişlerinden biridir ve M.Ö. 5. yüzyılda I. Xerxes (Serhas) tarafından inşa edilmiştir. Bu anıtsal kapı, imparatorluğa bağlı tüm halkların, Pers Kralı’na saygılarını sunmak üzere buradan geçtiğini simgeler. Kapının her iki yanında yer alan kanatlı boğa (lamassu) heykelleri, Asur etkisi taşıyan koruyucu figürlerdir ve güç, kudret ve kutsallığı simgeler. Üst kısmında yer alan çivi yazılı üç dilli kitabe (Eski Persçe, Elamca, Akadca) bu yapının işlevini ve Xerxes’in mesajını açıklar. Tüm Ulusların Kapısı, yalnızca mimari bir geçiş değil, aynı zamanda Ahameniş İmparatorluğu’nun çok uluslu yapısını simgeleyen ideolojik bir yapıdır.

Persepolis, Apadana, Kuzey Merdivenleri Kabartmaları

Apadana'nın Kuzey Merdivenleri, saraya çıkan en önemli merdivenlerden biridir. Bu merdiven duvarlarında yer alan kabartmalar, farklı halklardan gelen elçileri armağanlarla birlikte krala doğru ilerlerken gösterir. Her grup kendi geleneksel giysilerini, saç stillerini ve hediyelerini taşır; bu da Ahameniş İmparatorluğu’nun çok uluslu yapısını görsel olarak yansıtır. Kabartmalarda ayrıca Pers soyluları, askerler ve muhafızlar da yer alır. Kuzey Merdivenleri, sadece mimari değil, aynı zamanda ideolojik bir anlatım aracı olarak da büyük önem taşır. MÖ 486 – MÖ 465 tarihlenir (genel olarak tüm merdivenlerde Medler, Elamlılar, Partlar, Mısırlılar, Baktriyalılar, Sagartyalılar, Trakyalılar, Ermeniler, Babilliler, Suriyeliler, Sacae Belediyesi Gandaranlar, Soğdlular, Arapla,r Karyalılar, Lidyalılar, Kapadokyalılar, Yunanlılar, Arachoslular, Hintliler, Libyalılar Nubyalılar ve hayvan kabartmaları yer alır).

Sağdaki yazıtta: Bu dünyayı yaratan, gökyüzünü yaratan, insanı yaratan, insan için mutluluğu yaratan, Xerxes'i kral yapan, tüm kralların tek kralı, tüm komutanlar için tek bir komutan olan büyük bir tanrı Ahuramazda'dır.

Ben Xerxes'im, büyük kralım, kralların kralıyım, tüm ülkelerin kralıyım, her türlü insana sahibim, bu dünyanın her yerinde kralım, kral Darius'un oğlu, Ahameniş.

Büyük kral Xerxes şöyle der: Burada benim tarafımdan yapılan ve daha uzakta benim tarafımdan yapılan şeyi, Ahuramazda'nın lütfuyla yaptım. Ahuramazda ve tanrılar beni, krallığımı ve yaptıklarımı korusun.

Şah Gölü Parkı (El Gölü), Tikemci/Tükemci/Tüfekçi Heykel Grubu

"Tükəm" (Azerice) veya "Tüfek" (Türkçe) kelimesinden gelir. "Tüfek atmak" fiiliyle bağlantılıdır. Ancak buradaki "tüfek", bildiğimiz silah değil, "havaya ateş etme eylemi"ni ve bu eşliğinde yapılan kutlama, müjdeleme anlamını taşır. Nevruz arifesinde (genellikle Son Çarşamba / Axır Çərşənbə veya Nevruz'dan birkaç gün önce başlayarak) köy köy, mahalle mahalle dolaşan kişi veya gruplardır. Çalgı çalarak (özellikle davul-zurna) ve bazen havaya ateş ederek (eski dönemlerde tüfekle, günümüzde daha çok sembolik olarak veya fişek atarak) Nevruz'un geldiğini haber verirler.

İsfahan Çehel Sütun Sarayı

İran’ın İsfahan kentinde, 17. yüzyılda Safevî Şahı I. Abbas tarafından inşa ettirilmiş bir tören ve kabul sarayıdır. “Kırk Sütun” adını, yirmi sütunun havuzdaki yansımasıyla kırk gibi görünmesinden alır. Saray, ahşap tavanı, süslemeli duvarları ve büyük bahçesiyle Safevî dönemi mimarisinin seçkin örneklerinden biridir.

İsfahan Çehel Sütun Sarayı Bahçesi Kadın Figürlü Sütun Başlıkları

19. yüzyıl başlarına tarihlenen zarif taş işçiliği örnekleridir. Aslanla birlikte betimlenen bu kadın figürleri, güç, zarafet ve korumayı simgeler. Aslen sarayın bir köşküne ait olan bu sütun başlıkları, daha sonra bahçedeki havuz çevresine yerleştirilmiştir. Bugün hem estetik hem de simgesel açıdan saray kompleksine tarihî bir değer katmaktadır.

İsfahan Çehel Sütun Sarayı İç Bölüm Freskolarından Bir Örnek 

Gülistan Sarayı

Tahran’daki Gülistan Sarayı, Kaçar Hanedanı döneminde (18.–19. yüzyıl) inşa edilmiş ve uzun yıllar boyunca kraliyet merkezi olarak kullanılmıştır. İran’ın en eski saray komplekslerinden biri olan bu yapı, geleneksel Pers mimarisi ile Avrupa etkilerini birleştirir. Saray; aynalı salonları, çini süslemeleri ve geniş bahçesiyle dikkat çeker ve 2013 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır.

Tahran Gülistan Sarayı Nasıreddin Şah Kaçar (1831-1896) Lahdi

Kaçar Hanedanı'nın en uzun süre tahtta kalan hükümdarlarından biridir (1848–1896). Batı’ya yaptığı seyahatler ve reform girişimleriyle tanınır. İran’da ilk modern gazeteyi çıkarmış, tiyatro ve fotoğrafçılığa büyük ilgi göstermiştir. 1896’da bir suikast sonucu öldürülmüş ve naaşı önce Abdul Azim Türbesi’ne, ardından Gülistan Sarayı’na taşınmıştır. Gülistan Sarayı’nda yer alan lahdinde şahın portresi, kıyafetleri ve unvanları sanatsal olarak betimlenmiştir. Bu lahit, Kaçar dönemine özgü taş işçiliği ve kabartmalarla süslenmiş olup, saray içindeki tarihi atmosferin önemli bir parçasıdır.

Bu mezar taşı, özellikle saray içindeki “Khalvat Karim Khani” köşkünde yer alır. Üzerinde Nâsıreddin Şah’ın doğal duruşta taş rölyefi bulunur; elinde bir kılıçla betimlenmiş olan bu lahit, yaklaşık 249 × 131 cm boyutlarındadır ve devasa tek parça mermerden oyulmuştur Lahit, İslâm Devrimi’nden sonra Shah Abdol-Azim Türbesinden saraya taşınmış ve halen sarayın önemli tarihi objelerinden biri olarak sergilenmektedir.

Tahran Gülistan Sarayı Nasırüddin Şah Kaçar Balmumu Heykeli 

Nasırüddin Şah Kaçar (1831-1896), Kaçar Hanedanı'nın dördüncü şahı olarak 1848'den 1896'daki suikastine dek 48 yıl hüküm sürdü. Reform çabaları (telgraf, posta hizmetleri, Dar ul-Funun okulu) ve Batı'ya ilgisiyle (üç Avrupa seyahati, fotoğraf merakı) tanınsa da, tütün imtiyazı gibi tavizleri halk tepkisine yol açtı. Dönemi, Rus ve İngiliz nüfuzu altındaki ekonomik zayıflık ve artan otokrasi eleştirileriyle şekillendi 1.

Gülistan Sarayı'ndaki heykeli, Tahran'daki bu tarihi kompleksin "Talar-e Selam" (Selam Salonu) bölümünde sergilenir. Gerçek boyutlu balmumundan yapılmış bu heykel, şahı geleneksel kıyafetleri ve karakteristik duruşuyla tasvir eder. Heykel, bir dönem Nadir Şah'ın efsanevi "Tavus Kuşlu Tahtı"nın ve İran mücevherlerinin sergilendiği bu salonda, kırmızı halı üzerinde konumlandırılmıştır.

Tahran Gülistan Sarayı Tablo (Klasik Goblen Halı [Tapisserie])

Batı mitolojisinden esinlenilmiş nymph (su perisi) ve satyr (doğa ruhu) figürlerini konu alır. Nymph dans ederken, satyr flüt çalar; üstte ise putto (kanatlı çocuk figürleri) çiçek ve müzikle sahneye hareket katar. Latince yazıtla süslenen bu sahne, aşk, doğa ve müziği simgeler. 19. yüzyılda Kaçar döneminde Avrupa’dan getirilen ya da o üslupla yapılan bu eser, Gülistan Sarayı’nın Batı etkisi taşıyan sanat anlayışını yansıtan önemli bir örnektir. 

Tahran’daki Gülistan Sarayı  Seramik Üzerine İşlenmiş Kaçar Dönemi Çini Pano

Panonun merkezinde, bir hükümdar figürü at üzerinde, karşısında ise yarı çıplak, düşünceli bir kadın figürü yer almaktadır. Bu sahne, muhtemelen Şehname gibi klasik Fars edebiyatından veya halk anlatılarından esinlenilmiş alegorik bir temayı betimlemektedir. Kompozisyonun çevresi, tipik Kaçar üslubuna uygun şekilde yoğun floral desenler, ay sembolleri, kuşlar ve stilize bitkisel motiflerle doludur. Çini panonun malzemesi sır altı boyalı seramiktir; parlak yüzeyi, kurşunlu sır ve canlı kobalt mavisi, firuze, bordo gibi renklerle elde edilmiştir. Bu teknik, 18.–19. yüzyıl İran saray süslemelerinde yaygın olarak kullanılmıştır. Söz konusu eser, hem estetik zarafeti hem de ikonografik zenginliğiyle, Kaçar dönemi saray sanatının Batılı figür anlayışını geleneksel çini sanatıyla birleştirdiğini göstermesi açısından dikkat çekicidir.

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow